İdari Para Cezasının İptali Kulaçoğlu Hukuk Bürosu
Herhangi bir nedenle çalıştıkları kurumun huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozan memurlara kınama cezası verilebilir. Buradaki düzenlemede suçun unsuru, hafif nitelikteki huzur ve sükûnu bozucu fiillerdir[193]. Kişisel borçlarını ödememek suretiyle haklarında yasal işlem yapılmasına sebebiyet veren memurlara kınama cezası verilebilir. Burada yasal yoldan maksat icra dairesince “ödeme emri” gönderilmesi ve “haciz” işlemlerine başlanmasıdır[192]. Memurların iş arkadaşlarına, maiyetlerindekilere ve iş sahiplerine karşı kötü muamelede bulunmaları fiili de kınama cezası verilmesini gerektirir. Böylece, görev münasebetlerinin bütünüyle yapıcı olması amaçlanmıştır[189]. Kötü muamele, küçük düşürücü veya aşağılayıcı niteliğe ulaşmayan fiillerdir[190]. Ağırbaşlılık, ahlaklı, kişilikli ve karakter sahibi olmayı gerektirir.
- Burada davacı, idarenin sunduğu delilleri tartışma ve çürütme imkanına sahip değildir.
- Bu kanun göz hapsi, mahpes, kışlık koğuşta hapis, tomruka (demir) konmak, angariye hizmet, ekmek ve suya hasren tevkif gibi bugünkü AsCK’da bulunan cezalara da az çok benzeyen yaptırımlar içermektedir[234].
Aksine hareket halinde, kullanılmasına yardımcı veya vasıta olan memurlara aylıktan kesme cezası verilebilir. Bu durumda ister sicil amiri ister disiplin amiri olsun fark etmemektedir. Ancak görev dışında amire hal ve hareketleriyle saygısız davranmak bu suçu oluşturmaz[187]. Devlet memurları, mevzuata uygun olarak görevlerini yerine getirmek zorundadırlar. Dolayısıyla, görevleri ile ilgili talep ve müracaatları zamanında değerlendirmek ve bu konuda gerekli itinayı göstermekle yükümlüdürler\. Gerçek zamanlı bahis oranlarıyla canlı bahis yapın, anlık kazançlar elde edin. pin up giriş http://www.pusulaistanbul.com/\. Aksine davranışta bulunan memurlara, uyarma cezası verilebilecektir[179]. Maddesinde de belirtildiği gibi, resmi sıfatlarının gerektirdiği itibar ve güvene layık olduklarını, görev içindeki ve görev dışındaki davranışlarıyla göstermek zorundadırlar[174]. Bu bentte geçen “özür” kavramının ne anlama geldiği belirsizdir. Kelime olarak “özür”, bir kusurun veya suçun elde olmadan yapıldığının ileri sürülmesi veya bu kusurun hoş görülmesini gerektiren mazerettir[171]. Memur tarafından mazeret olarak ileri sürülen özür, o memurun iradesini zorlayacak veya onu ciddi şekilde sıkıntıya sokacak bir durum olmalıdır. Memurun işe geç gelmesi, erken ayrılması veya görev yerini erken terk etmesi ile kuruma verdiği zarar ile özrüne rağmen zamanında işe gelmesi veya zamanında işinden ayrılması halinde maruz kalacağı zarar kıyaslanmalıdır[172].
Ancak, uygun nitelikte başkan ve üye bulunmazsa, en yüksek komuta makamından itibaren sıra ile aşağı derecedeki komuta mevkilerinde bulunan subaylar başkan ve üye olarak görevlendirilir. (2) Yapılan tahkikat sonucunda fiilin disiplin kurulunun görev alanına giren başka bir disiplinsizlik teşkil ettiği anlaşılırsa buna uygun olarak disiplin cezası tayin edilir. (5) Disiplin kuruluna sevk edilen personel; tahkikatın gizliliğini, üçüncü şahıs ve makamların özel bilgileri ile şeref, haysiyet ve güvenliğini, gizli ve özel nitelikteki bilgileri korumaya yönelik olanların dışındaki soruşturma evrakının tamamını inceleme, tanık dinletme ve disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak savunma yapma hakkına sahiptir. (1) Disiplin kuruluna sevk edilmesi gereken disiplinsizliklere ilişkin disiplin soruşturma evrakı, disiplin amiri kanaat raporu da eklenerek yetkili disiplin kurulunun bulunduğu yerdeki disiplin subaylığına, disiplinsizliğin öğrenilmesinden itibaren en geç otuz gün içinde gönderilir. (2) Birinci fıkra uyarınca verilecek disiplin cezalarının türü ve miktarı; erbaş ve erin hizmet ve disiplin safahatı ile eylemin niteliği göz önüne alınarak disiplin amirleri tarafından takdir edilir. Disiplin amirleri, erbaş ve erin olumlu hizmet safahatını dikkate alarak disiplin cezası vermeyebilir.
Medya hizmet sağlayıcıları tarafından süresinden sonra beyan edilen Üst Kurul geliri beyan tarihini takip eden 30 gün içerisinde ödenir. Üçüncü fıkraya göre beyan edilmesi gereken Üst Kurul gelirinin süresinde beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde, beyan edilmesi gerektiği tarihten ödendiği tarihe kadar geçen süreye altıncı fıkra kapsamında faiz uygulanır. (1) Üst Kurul, en az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş, meslekleriyle ilgili konularda kamu kurum ve kuruluşları veya özel kuruluşlarda en az on yıl süreyle görev yapmış, meslekî açıdan yeterli bilgiye, deneyime ve Devlet memuru olma niteliğine sahip, otuz yaşını doldurmuş kişiler arasından Türkiye Büyük Millet Meclisince seçilen dokuz üyeden oluşur. (2) Yayın lisansı olmasına rağmen lisans tipi dışında yayın yapan ve izinsiz verici tesis eden medya hizmet sağlayıcılar Üst Kurulca uyarılır, yapılan uyarıya rağmen izinsiz yayına devam edenler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanır. (4) Sıralama ihalesine, radyo ve televizyon yayın şirketi olarak kurulan, radyo ve televizyon yayıncılık alanında en az bir yıl faaliyette bulunan, ihale şartnamesinde belirtilen ön şartları yerine getiren ve Üst Kuruldan ihaleye girmek için yeterlilik belgesi alan medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar katılabilir. (3) Kamu kurum ve kuruluşlarının ikaz, duyuru ve eğitim maksadıyla karasal radyo veya televizyon yayını yapma talebinde bulunmaları halinde; bu talepler yapılacak protokol çerçevesinde Türkiye Radyo-Televizyon Kurumundan hizmet alınarak karşılanır. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kanunlarında radyo ve televizyon yayını yapabileceklerine ilişkin hüküm bulunan kamu kurum ve kuruluşlarından Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu tarafından herhangi bir ücret alınmaz. Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu haricindeki kamu kurum ve kuruluşlarına kanal, frekans veya multipleks kapapinup tahsisi yapılmaz. (2) Özel medya hizmet sağlayıcılar, Üst Kurulun talep etmesi hâlinde, istenen yayın kaydının bir kopyasını, buna ilişkin yazının kendilerine tebliğ edilmesinden itibaren on gün içinde Üst Kurula ulaştırmakla yükümlüdür.
Elkoyma tedbiri fiili yapılmakla ve/veya kaydi, yani tapu veya ruhsat üzerine işlenmekle, kişinin mülkiyet ve/veya zilyetlik haklarına sınırlama getirilmektedir. Mahalli idare organlarının veya bu organların üyelerinin, görevleri ile ilgili suçlardan dolayı haklarında açılan soruşturma veya kovuşturma nedeniyle kesin hükme kadar görevden uzaklaştırılabilmelerinin yasal dayanağı, Anayasa m.127/4 ve 5393 sayılı Belediye Kanunu m.47/1 hükümleridir. Bu durumda olanları görevden uzaklaştırma yetkisi, İçişleri Bakanına aittir. İçişleri Bakanının görevden uzaklaştırma yetkisini kullanması zorunluluk olarak öngörülmemiş olup; anılan hükümlerde “görevden uzaklaştırılabilir” ibaresine yer verilerek, İçişleri Bakanına görevden uzaklaştırma konusunda takdir yetkisi verilmiştir. Bir görüşe göre; seçimlerin “seçenler” ve “seçilenler” olarak iki süjesi bulunmaktadır. Seçim kanunlarında herhangi bir özneyi etkileyecek şartlarda yapılan değişikliğin uygulama alanına yönelik Anayasa m.67 dahilinde değerlendirme yapılırken, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından açıklanan seçim takviminin süjeleri etkileme şekline göre hareket edilmelidir.